Lübnan, 1975-1990 İç Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan devasa borç sonucu derin bir ekonomik krizle boğuşuyor. Dünya Bankası bu durumu “19. yüzyılın ortalarından bu yana dünyanın en büyük on ekonomik krizinden biri” olarak tanımlıyor ve 1930 yılında etkileri derinden hissedilen Büyük Buhran’ın da dâhil olduğu bu krizler içerisinde Lübnan krizinin “ilk üç” arasında yer alabileceğini tahmin ediyor (World Bank, 2021).
Hizmet odaklı, büyük sermaye girişleri ve uluslararası desteklere dayanan ülke ekonomisi iflas etmiş durumda. Tasarruf yapan kişilerin dolar hesapları kilitli, para birimi çöktü, insanlar değersiz nakit yığınları taşıyor ancak her geçen gün değişen fiyatlar nedeniyle temel gıda ihtiyaçlarına dahi erişemiyor. Nüfusun %75’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Eğitim, sağlık, adalet gibi ihtiyaçlara ulaşamamak, şiddet tehdidi, sosyal izolasyon gibi aynı anda birçok yoksunluk yaşamak anlamına gelen çok boyutlu yoksulluk ise Lübnan’da 2019 yılında %42 iken 2021 yılında %82’ye yani neredeyse iki katına çıktı (United Nations,2021).
Bu ekonomik çöküş son derece istikrarsız bir jeopolitik ortamda meydan geldi ve bu kötü gidişata karşı gün geçtikçe dünya daha da sessizleşiyor. Aslında bu sadece bir ekonomik kriz değil, bir çöküş.
Bu çöküşün arkasında ülkenin siyasal yapısının da etkisi var. Ülkede, resmen tanınan 17 dini ve etnik yapı var, devlet görevleri de bu yapılar arasında bölüştürülmüş durumda. Bu da Lübnan’ın en büyük kırılganlık noktalarından birinin temelini oluşturuyor; her mezhepten siyasi liderler, hem yasal hem de yasadışı mali teşvikler sunan bir patronaj ağları sistemi aracılığıyla güçlerini sürdürüyor.
Devleti, devlet kurumlarının içinden ve dışından etkileyebilecek ve kontrol edebilecek statüde olan bir aktör de Hizbullah. Eğitim, sağlık gibi birçok sosyal alanda ve ekonomide kendi kurumlarını yaratarak, ülkede kendi ekonomisini inşa ettiği söylenebilir. Eğitim ve sağlık kurumları, inşaat hizmetleri, gıda zincir marketleri ve finans hizmetleri ile çeşitli sektörlerde önemli bir etkiye sahip olan Hizbullah, Lübnan ekonomisini daha karmaşık hale getiriyor.
Lübnan Merkez Bankası’nın idare ettiği Ponzi sistemi
Bir zamanlar Ortadoğu’nun İsviçre’si olarak bilinen Lübnan, bir ulusu yeniden inşa etme vizyonu ile yıllarca yanlış yönetildi ve gelinen son noktada raydan çıktı. İç Savaş sonrası, binalar yeniden yapılsa da gerçek anlamda altyapı kurulamadı, yolsuzluk iddiaları hiç bitmedi. Lübnan, iç savaş sonrasında hem yeniden yapılanma sürecinde hem de kalkınma konusunda sınıfta kaldı.
Lübnan’da artan fiyatlardan, işsizlikten, gelir adaletsizliğinden, yolsuzluktan, patronaj sistemden şikâyetçi olan ve daha iyi bir yaşam sürmek isteyen insanların Ekim 2019’da sokağa dökülmesi ile başladığı iddia edilen sürecin kökleri, Lübnan iç savaşının sona ermesinden sonra alınan yanlış kararlara yani yıllarca siyasete egemen olan ve kendi servetlerine servet katan yönetici seçkinlerin ülkenin sorunlarını çözmek için gerekli kapsamlı reformları, eksik gözetim organları ve sömürü için birçok fırsat sunan yasal boşluklar sayesinde gerçekleştirmemesine dayanıyordu.
Yıllarca istikrarlıymış gibi gösterilen Lübnan ekonomisi aslında bir Ponzi Sistemi’nden ibaretti. Başrolünde Merkez Bankası’nın (MB) yer aldığı sistem, para kaybedenler (Lübnan halkı, Lübnan diasporası, dış alacaklılar, banka mevduatları, ticari kredi ve uluslararası ticaret finansmanı için bankacılık sistemine dayanan işletmeler) ve para kazananlar (Bankacılar ve seçkinler, Hizbullah ve gayrimenkul şirketleri) olmak üzere iki temel katılımcıdan oluşuyordu.
Kriz bir gecede ortaya çıkmadı
Sistem, ticari bankaların, Lübnan diasporasının havalelerinden, Körfez ülkelerinden gelen nakit desteklerinden, turizmden ve mütevazı bir ihracat sektöründen elde ettiği dövizleri, ticari banka mevduatları şeklinde MB’ye aktarması, MB’nin de bu mevduatları hükümet harcamalarını destekleme ve borç ödeme biçiminde kullanması şeklinde idi. MB, doları 1,507 Lübnan pounduna sabitleyerek sistemi destekliyordu. Bu sayede katılımcılara poundun, dolar yerine geçebileceğine dair güven aşılayarak, dolara olan talebi azaltmayı hedefliyordu. Kısmen başarılı gibi olan bu sistem, 2011 yılında doların güçlenmeye başlaması ile bozulmaya başladı ve böylece ülkedeki dolar talebi artış gösterdi. MB, bankalar, diaspora sermayesi ve hazine arasındaki çıkar koalisyonunu sürdürmek için karmaşık finansal akrobasilere başvurmak zorunda kaldı. Yaşananlar karşısında dolar cinsinden Eurobond ihraç edilerek sistemin olağan akışı devam ettirildi. Zamanla MB, hem kendinin ve ticari bankaların Eurobond borçlanma temposunu arttırdı hem de ‘Finans Mühendisliği’ yöntemini devreye soktu. Bu yöntem de bankalara döviz getirmesi karşılığında cömert getiriler sunan bir sistemdi. MB, döviz rezervlerini arttırmak için ticari bankalara piyasa üzerinde faiz oranları sunuyor; ticari bankaların da bu yöntem ile halkı dolar mevduatları ve havaleleri için teşvik etmesini istiyordu. Ayrıca MB, ticari bankalara döviz karşılığında pound mevduatları oluşturuyor, daha sonrasında yüksek faiz oranları (%11) ile bu mevduatları geri alıyordu (Rickards, 2021)1
Krizde hükümetlerin rolü
Bu süreçte hükümet ise sessizce sistemden faydalanmayı tercih etti. İstihdam yaratıcı yatırımlar yerine yanlış yönlendirilmeler sonucu verimsiz harcamalar finanse edildi. Rezervlerine ve doların zayıflığına güvenen Lübnan, ithalat için ihracatından daha fazla para harcar hale geldi. Zamanla hem ülkenin sanayi sektörü zayıfladı hem de dış açık devasa boyutlara ulaştı.2 Nihayetinde kendi kendine yetemeyen ve ithalata bağımlı bir Lübnan ortaya çıktı. Dış açığın azaltılmasına yardımcı olabilecek üretken faaliyetlere yönelmek yerine finansal rant alanları yaratılmaya devam edildi. Bütçe açığı ve hükümet borcu hızla arttı. Git gide büyüyen borçlar, stratejik yatırımları ve sosyal güvenlik ağlarını finanse etmekte yetersiz kaldı. Verimsiz ve istikrarsızlaştırıcı bir borç yüküyle ülke refahı tehlikeye atıldı.
Katılımcıların ödeme gücü ve likiditesine olan güven sütunlarına dayanan Lübnan Ponzi Sistemi, 2016 yılında petrol fiyatlarının keskin bir şekilde düşmesi sonucu büyük hasar aldı. Bu hasardaki etkenler, Lübnan diasporasının çoğunun, Batı Afrika ve Basra Körfezi’ndeki petrol üreten ülkelerde yaşaması, zarar gören petrol sektörü sonrası Lübnanlı işçilerin işlerini kaybetmesi, Suriye iç savaşının Lübnan’ı daha az çekici bir yatırım destinasyonu haline getirmesi, Körfez hükümetlerinin Lübnan’daki İran etkisi nedeniyle nakit desteğini geri çekmesi ve Lübnan bankalarının Hizbullah’ın küresel kara para aklama sistemine dâhil oldukları iddiası ile ABD yaptırımlarına ve özel hukuk davalarına maruz kalması idi.
Ülke rezervleri, hem uygulama hem de hükümetin neoliberal ekonomik politikaları (çoğu çeşitli devlet projelerinden ve politikacıların ve iş ortaklarının ceplerine yönlendirilen ağır borçlanma gelirleri) nedeniyle yavaş yavaş tükendi. Zayıf kamu ve mali yönetimin acı bir sonucu olarak ülkede kriz korkusu ortaya çıktı. Bu durum ülkedeki sermaye kaçışını hızlandırdı ve ülke hızla kaosa sürüklendi. Kısacası Lübnan ekonomisinde yıllardır süregelen yapısal dengesizlikler, krizin başlamasında başrol oynadı.
Ekim 2019 ve sonrası
Lübnan’da 2011 yılında GSYH’ye oranla %5,9 düzeyinde açık veren bütçe, 2019’da %10,3 açık verdi, 2011 yılında GSYİH’ye oranla %134 olan hükümet borcu ise 2019’da %174’e ulaştı (Central Bank of Lebanon, 2022).
Ekonomik krizin ayak seslerini uzaktan işiten hükümet, yapısal dengesizliklere odaklanmak yerine farklı yollara başvurdu. Bu kapsamda önce kamu sektörü genelinde ücret sınırlaması (The National, 2019), daha sonrasında ise bazı ürün ve hizmetlere ilişkin vergi düzenlemelerine gidilerek kemer sıkma önlemlerinin alınacağı duyuruldu (BBC, 2019). Huzursuzluk içinde yaşamını devam ettirmeye çalışan halk için bu bir kıvılcım oldu. Ülkedeki artan fiyatlardan, yüksek işsizlikten, gelir adaletsizliğinden, yolsuzluktan, patronaj sistemden şikâyetçi olan ve daha iyi bir yaşam sürmek isteyen Lübnan halkı 17 Ekim 2019 tarihinde sokaklara döküldü.
Dönemin Başbakanı Saad Hariri protestoları yatıştırmak amacıyla ekonomik reform sözü verirken, “Lübnan iflastan uzak” dedi (BBC, 2019). Ancak bu söz üzerinden çok zaman geçmeden Hariri istifa etti (The Guardian, 2019). Lübnanlı yetkililer tarafından döviz rezervlerinin endişe verici bir düzeye düştüğü ve Lübnan hükümetinin bu fonlara ihtiyaç duyduğu gerekçesi ile 1,2 milyar dolarlık (920 milyon sterlin) Eurobond borcunu ödeyemeyeceği açıklandı ve Lübnan tarihte ilk kez temerrüde düştü (BBC, 2020).
2019 yılı Ekim ayından Başbakan Hariri’nin istifası sonrası Lübnan’da tam anlamıyla siyasi bir felç yaşandı. Hariri’den sonra Hassan Diab sahneye çıkarak hükümeti kurdu (Aljazeera, 2020). Ağustos 2020’de Diab istifa etti ve Hariri yeniden hükümeti kurma görevini üstlendi (Wall Street Journal, 2021) ancak bu yolda başarılı olamadı. Aylarca süren siyasi çekişmelerden sonra 2021 yılı Eylül ayında Lübnanlı milyarder Mikati hükümeti kurarak ülkedeki büyük siyasi belirsizliğe kısmen son verdi (BBC, 2021). Aslında bu yaşananlar Lübnan için yeni bir şey değil. Lübnan’da siyasi sınıf, insanlar ve yabancı yatırımcılar yani herkes statükonun sürdürülemez olduğunun farkındadır.
Lübnan’da son durum
Hızla azalan rezervler karşısında MB, sermaye kontrolleri yoluna başvurdu. Alınan kararlar doğrultusunda halkın yaşam, sağlık ve eğitim giderleri haricinde bankalardan mevduat çekilmesi yasaklandı. Geçen iki yıllık süreçte oluşan büyük risk ortamı nedeniyle ülke parası %95’in üzerinde bir değer kaybı yaşadı. Ocak 2022’de 1 ABD doları 33,700 Lübnan poundu düzeyine kadar ulaştı (Lira Rate,2022). 675,000 pound olan aylık asgari ücret şimdi sadece 32 dolar değerinde. Lübnan poundunda yaşanan değer kaybı fiyatlarda ani yükselişlere neden oldu. Lübnan İstatistik Merkezi verilerine göre Lübnan’da hizmet ve ürünlerin fiyatı her gün değişkenlik göstererek 2021 yılı sonunda %154 düzeyine yükseldi.
Ülkedeki siyasi istikrarsızlık, koronavirüs salgınının 2020 yılı Şubat ayında ülkede görülmeye başlaması ve Ağustos ayında yaşanan Beyrut Limanı patlaması, ekonomik felaketin daha da derinleşmesine neden oldu.
Lübnan bundan sonra ne yapabilir?
Lübnan artık hızlı ve kararlı bir şekilde eylem sürecine geçmek zorunda. Bu eylem sürecinde yapılması gerekenler de şöyle sıralanabilir:
Lübnan, hükümet borçlarını yeniden yapılandırmanın ve kamu maliyesinde reformlar yapmanın ötesine geçmeli, Lübnan’ı daha sağlam temeller üzerine yeniden inşa edebilmek için devlet, öncelikli olarak adalet, düzen, güvenlik gibi egemen misyonlarını yerine getirmeli, insan sermayesinin gelişimini (eğitim, sağlık, sosyal koruma) sağlamalı. Devamında finans sektörü yeniden yapılandırılmalı, yeni bir para politikası çerçevesi belirlenmeli, sermaye kontrollerinin resmileştirilmesine yönelik mevzuat ve mevcut çoklu döviz kuru sistemi ortadan kaldırılmalı, Merkez Bankası ve diğer bankaların denetlenmesinin yolu açılmalı, stratejik varlıklar, özellikle gelecekteki elde edilecek gelirler, siyasi etkiden uzak, güçlü ve şeffaf bir yönetimle donatılmalı, piyasalar kamu malları ve tekel konularında düzenlenmeli, üretken taban yeniden canlandırmalı ve Lübnan ekonomisinin çekiciliğini geri kazanmanın ilk aşaması olarak temel altyapısında (özellikle enerji sektörü, ulaşım ve telekomünikasyon) iyileştirilmeler yapılmalı.
Lübnan’da bu bahsedilenler haricinde atılacak adımlar ya da geçici çözümler, uluslararası destekler ile sağlanacak bir iyileşme kısa ömürlü bir çözüm olacak ve nihayetinde ekonomik durum daha da kötüye gidecektir.
Kaynakça
Aljazeera, 22 Jan 2020, Lebanon announces formation of new government, https://www.aljazeera.com/economy/2020/1/22/lebanon-announces-formation-of-new-government
BBC, 7 November 2019, Lebanon protests: How WhatsApp tax anger revealed a much deeper crisis, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-50293636
BBC, 25 October 2019, How did Lebanon become the third most indebted nation?, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-50183895
BBC, 7 March 2020, Lebanon to default on debt payments for first time as crisis deepens, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-51785690
BBC, 10 September 2021, Lebanon gets new government amid deepening crisis, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-58516034
Rickards, James, August 2020, Crisis in Lebanon Anatomy of a Financial Collapse, Foundation for Defense of Democracies, https://www.fdd.org/wp-content/uploads/2020/08/fdd-monograph-crisis-in-lebanon.pdf
The Guardian, 29 October 2019, Lebanon’s PM Saad Hariri resigns as protesters come under attack, https://www.theguardian.com/world/2019/oct/29/lebanons-pm-saad-hariri-resigns-amid-angry-protests
The Sydney Morning Herald, 13 September 2021, ‘It’s not a crisis, it’s a collapse’: Life in a total economic meltdown, https://www.smh.com.au/world/middle-east/it-s-not-a-crisis-it-s-a-collapse-life-in-a-total-economic-meltdown-20210906-p58pc9.html#comments
The National, 10 May 2019, Lebanon wants to cap or cut salaries of top earners including MPs, https://www.thenationalnews.com/world/mena/lebanon-wants-to-cap-or-cut-salaries-of-top-earners-including-mps-1.859608
The Wall Street Journal, 22 October 2020, Lebanon names Saad Hariri as prime minister,almost one year after he resigned, https://www.washingtonpost.com/world/middle_east/lebanon-prime-minister-hariri/2020/10/22/11f5a070-13b0-11eb-a258-614acf2b906d_story.html
The Wall Street Journal, 15 July, 2021,Lebanon’s Prime Minister-Designate Saad Hariri Resigns After Failing to Form Government, https://www.wsj.com/articles/lebanons-prime-minister-designate-saad-hariri-resigns-after-failing-to-form-government-11626368519
United Nations, 3 September 2021, Lebanon: Almost three-quarters of the population living in poverty, https://news.un.org/en/story/2021/09/1099102
World Bank, 31 May 2021, Lebanon Economic Monitor, Spring 2021: Lebanon Sinking, https://www.worldbank.org/en/country/lebanon/publication/lebanon-economic-monitor-spring-2021-lebanon-sinking-to-the-top-3
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 22 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.
- Lübnan’ın Ocak 2020 itibariyle Lübnan’ın faizleri hariç 28,3 milyar $ olmak üzere toplam 43,8 milyar $ düzeyinde Eurobond borcu bulunmaktadır. Buna 1,4 milyar dolarlık bir özel hazine bonosu da dâhil edildiğinde toplam borç, 45,2 milyar $ seviyesine yükselmektedir. Kaynak: Rickards,2021
- Lübnan, 2010-2019 yılları arasında 162,1 milyar $, dış ticaret açığı vermiştir. Kaynak: Central Bank of Lebanon (CBL)